İNSAN SUSUZ KALINCA...
Vücut Susuz Kalırsa Ne Olur?
Yaz aylarında sıcaklarında etkisi ile terleme yolu ile vücuttan su atılır. Ancak vücuttan atılan suyu yerine koymak gereklidir. Aksi halde vücudun sağlıklı olarak işleyişi bozulabilir.
Vücudumuzda ki hayati önem taşıyan organlardan beyin ve kalp, görevlerini yerine getirebilmeleri için vücutta yeterli miktarda su bulunmalıdır. İnsan vücudunun 3\4 ü su olduğuna göre bu suyun eksilmesinin ne kadar zararlı olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
GÜNLÜK SU İHTİYACI
Günlük su ihtiyacı yetişkin bir kişide ortalama 2 veya 4 litredir. Ancak bu durum yaz aylarında sıcaklarında etkisi ile değişebilmektedir. Özellikle açık havada çalışan ve çok fazla su kaybeden kişiler günlük su ihtiyacına aldırmaksızın azar azar ve sürekli olarak su tüketmelidirler.
Su içerken dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biri; suyun birden fazla miktarda tüketilmemesidir. Mideyi birden aşırı su ile doldurmak hazımsızlık ve beraberinde yorgunluk yapabilir. Bu yüzden su belirli aralıklar ile ve yeterli miktarda içilmelidir.
VÜCUT SUSUZ KALDIĞINDA NE OLUR?
Vücut susuz kaldığında çoğu zaman fiziksel rahatsızlıklar baş gösterir. Ancak bazı durumlarda ruhsal bozukluklara neden olmaktadır. Örneğin sinirlilik, gerginlik ve huzursuzluk vücudun susuz kalması ile oluşabilecek ruhsal bozukluklardır.
Vücudun susuz kalması demek terlemenin olmaması demektir. Bilindiği gibi vücuttaki zararlı maddelerin bir çoğu terleme yolu ile dışarı atılmaktadır. Terleme yolu ile vücuttaki zararlı maddelerin dışarı atılmaması halinde vücuttaki zararlı maddeler hastalıklara neden olarak sağlıklı yaşamı etkiler.
Ağız kuruluğu susuzluktan kaynaklanan diğer olumsuzluklardandır. Ağız kuruluğu ile ağızdaki bakteri sayısında artış olur ve ağız kokusu diş çürümesi gibi olumsuzluklar meydana gelebilir.
Vücut susuz kaldığında beyin fonksiyonları yeterli düzeyde çalışmaz. Düşünme, öğrenme, odaklanma ve hafıza problemlerine neden olabilir.
Kalp vücudun hayati önem taşıyan organlarından biridir. Vücut susuz kaldığında kalp çarpıntısı, tansiyon düşüklüğü ve kalp ritim bozukluğu gibi problemlere neden olabilir. Ayrıca damar bozukluğuna ve buna bağlı oluşan hastalıklara neden olabilmektedir.
Vücut susuz kaldığında cilt nem dengesini kaybeder ve ciltte çatlamalar oluşur. Buna bağlı olarak deride kaşıntı ve kızarıklık ile birlikte döküntüler meydana gelebilir.
Kabızlık vücudun susuz kalması sonucunda oluşabilecek bağırsak bozuklukları arasındadır. Su ihtiyacı karşılanmayan vücudun sindirim sisteminde bozukluklar meydana gelir. Kabızlık, hazımsızlık ve şişkinlik bunlardan bazılarıdır.
Susuzluk yorgunluk ve bitkinlik yapabilir. Susuz kalan vücutta kan yeterince akışkan değildir. Kanın yeterince akışkan olmaması yorgunluk ve halsizlik yapar.
Aşırı susuzluk ciddi rahatsızlıklara neden olabilir!
Vücudun aşırı su kaybetmesi halinde kişi komaya girebilir. Bu oran %10 olarak açıklanmıştır. Vücuttaki suyun %10 u atılıp yerine konulmadığı takdirde beyin fonksiyonları ciddi derecede zayıflar ve sayıklama ve baş dönmesi ile birlikte susuzluktan bayılma gerçekleşir ve bu durum kişiyi komaya sokabilir.
https://www.yasamicinsaglik.com sitesinde yayınlanmıştır.
***
Susuz kalan vücutta neler olur? Çok şaşıracaksınız
Tıbbi adıyla dehidrasyon olarak da ifade edilen vücudun susuz kalması durumu, sadece ağzımızın fazlaca kuruduğunu hissettiğimiz durumdan ibaret değildir.
Tıbbi adıyla dehidrasyon olarak da ifade edilen vücudun susuz kalması durumu, sadece ağzımızın fazlaca kuruduğunu hissettiğimiz, bize su içme isteğini en üst seviyede yaşatan durumdan ibaret değildir. Hatta su içme isteğimiz bize aslında vücudumuzun verdiği son ve en etkili uyarıdır. Peki susuz kalan vücutta neler olur?
Susamışlık hissiniz varsa bilmelisiniz ki vücudunuz bu histen çok daha önce susuz kalmaya başlamıştır. Tüm bu olayların arka planında vücudunuzda gerçekleşen, belki susuzlukla bağını henüz keşfedemediğiniz 7 sinsi susuzluk bulgusunu öğrenmeye hazır mısınız?
| Su içmenin az bilinen 10 faydası! |
Suyun vücuttaki işlevleri saymakla bitmiyor
“Su içmeniz gerektiği bilgisini muhtemelen binlerce kez duydunuz. Hatta su ile ilgili belki daha fazlasını da biliyorsunuz. Su, şüphesiz ki yaşam gücümüz. Vücudumuzun yaklaşık yüzde 60’ını oluşturuyor ve kendi doğasında olduğu gibi her şeyin sorunsuz bir akış halinde olmasını sağlıyor.
Besinlerin sindirim ve emiliminden tutun da vücut ısısının ayarlanmasına kadar hayati görevleri üsteleniyor. Bir adım ötesini söylemek gerekirse, daha fazla su içmek, kilo verme hedefinize ulaşmanıza dahi yardımcı oluyor” diyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Sinem Usuk, daha önce duymadığınız yedi susuzluk belirtisini açıklıyor!
Su tüketimini 5 adımda artırın! yazımıza göz atarak su tüketiminizi arttıracak fikirleri öğrenebilirsiniz.
Susuz kalan vücutta neler olur?
Kafanız karmakarışık
Çalışmalarınızı bitirirken sorun mu yaşıyorsunuz? Bir şeyleri sürekli unutmaya mı başladınız? Belki de biraz su içmenin vakti gelmiştir. Suyun yaptığı en önemli şeylerden biri besin maddelerini taşımak ve toksinleri uzaklaştırmaktır. Yeterli sıvı almadığınız zaman bir miktar “acayip” hissetme durumları başlıyor.
Çalışmalar, hafif düzeyde dehidrasyonun baş ağrısı yaptığını, bilişsel performansı düşürdüğünü, yoğunlaşmayı zorlaştırdığını ve hafızada bozukluklara neden olduğunu söylüyor. Su için, beyninizdeki bulutlar dağılsın!
Egzersiz eziyete dönüyor, adım atacak halini kalmıyor
Egzersiz öncesi doğru olan her şeyi yaptınız ancak hala spor yaparken bir karmaşa hissediyorsanız büyük bir bardak suya ihtiyacınız olabilir. Araştırmalar dehidrasyon durumunun, atletik performansı etkilediğini vurguluyorlar. Bu da spor sırasında yorgunluğun artması, dayanıklılık ve motivasyonun azalması, harcanan eforun artması anlamına gelebilir.
Vücuttan yüzde 2 ya da 3’lük bir sıvı kaybının, egzersiz performansını önemli ölçüde azalttığı bilinmektedir. Akılda tutulması gereken bir başka nokta ise kas, kemik ve organlarımızın da sudan oluştuğu. Dehidrasyon durumunda egzersiz yapmak bu nedenle yaralanmalara yol açabilmektedir. Sporcular, dikkat!
Tadınız kaçabilir
Can sıkıcı olaylar, sinirli oluşunuzun tek nedeni olmayabilir. Yapılan bir araştırmada, hafif dehidrasyonun hem dinlenme hem de egzersiz sırasında ruh halini olumsuz etkilediği bulunmuş. Su yudumlayıp, daha çok gülümseyin!
Tuvalete çıkamıyor olabilirsiniz
Bağırsaklarımızda yiyecek taşımada etkili tek faktörün lif (posa) olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Yapılan bir çalışmada, düşük lif ve su tüketimi ile kabızlık sıklığı arasında ilişki bulunmuştur. Düzenli çalışan bir sindirim sistemi için sürahinizi sık sık doldurmayı unutmamalısınız.
Dudaklarınız çatlayabilir
Kuru, çatlamış dudakların tek nedeni soğuk/sıcak havalar değildir. Vücudunuzdaki sıvı düzeyi yeterli olmadığında sıvılar dudaklarımız gibi hayati olmayan organlardan uzaklaştırılıp kalp ve beyin gibi önemli organlara taşınır. Sonuç? Çatlak dudaklar…
Sahte bir açlık hissi sizi kandırabilir!
Başınız döndüğünde yahut baygın hissettiğinizde ilk olarak kan şekerinizi toparlamak için bir lokma bir şeyler yemeye yöneliyor olabilirsiniz. Baş dönmesi, artan güçsüzlük hissi, solunum zorluğu gibi belirtiler hipoglisemi (kan şekerinin normalden düşük olması) ve susuzluk için ortak belirtilerdir. Ancak artık bir lokma çikolatadan önce su içmeniz gerektiğini düşünmelisiniz. Birçok kişinin aç hissettiğinde, aslında susamış olduğunu biliyor muydunuz?
Susuzluk araç kullanırken alkol benzeri etki gösteriyor
Hafif susuzluk durumunun dahi daha fazla sürüş hatasına neden olabileceği bulunmuştur. Dehidrasyonun araba sürerken ki etkileri, uykusuzluk veya kandaki yüzde 0.08’lik alkol düzeyine benzer bulunmuştur!
Özetle su; vücudumuz için elzem maddeler listesinin en başında yer alan yaşam kaynağımızdır. Kilonuz başına içeceğiniz 30 ml su (70 kg birey için ortalama 2100 ml anlamına gelir) gün içinde yeterli su alımınızı sağlayacaktır. Bu hedefi yakalamayı 500 ml suyu bir andan içmek şeklinde değil, gün içine yayılır biçimde, saat başı 1 bardak su içmek gibi, yapmanız gerektiğini unutmayın.
https://www.gidahatti.com sitesinde yayınlanmıştır.
Vücudun Susuz Kalmasının Belirtileri
Vücudumuzun yaklaşık %60-70’i sudan oluşuyor. Hal böyle olunca “su” diğer tüm içecek ve yiyeceklerden çok daha fazla önem taşıyor. Yapılan araştırmalar, insanların 1 haftadan uzun sürelerde herhangi bir gıda maddesi almadan dayanabildiklerini, ancak 24 saat susuzluğa dayanamadıklarını ortaya koymakta. Tüm bunlar göz önüne alındığında, her gün yeterli miktarda su içmenin önemi bir kez daha anlaşılıyor. Vücudun susuz kalmasının ilk belirtileri arasında; ağız ve dudakların kuruması, yeterince gözyaşı üretilememesinden dolayı gözlerin batması sayılabilir.
Susuzluk Belirtileri
Vücudun su kaybı; nefes alıp verme, idrara çıkma ve terleme gibi normal fizyolojik süreçler, ishal veya kusma gibi sorunlar ve bazı hastalıklar sebebiyle vücutta kaybedilen serbest suyun, “su tüketilse bile yeterli olmaması” durumudur. Buna tıp dilinde “dehidratasyon” adı verilir. Şiddetli dehidratasyon, hayati tehlike oluşturabilir, nöbetlere veya solunum durmasına yol açabilir. Ayrıca ani dehidratasyon, osmotik serebral ödem (beyin ödemi) riskini artırır.
Susuzluk hissedildiğinde 1 bardak su ile ihtiyacımızı giderebiliriz. Vücudun uyarısı ile ortaya çıkan belirtiler bizi içgüdüsel olarak su içmeye zorlar. Genel olarak susadığınızı hissettiğinizde vücudun susuz kaldığı akla gelir. Ağır egzersizler gibi bazı fiziksel aktivitelere bağlı olarak aşırı terleme sebebiyle vücut kısa sürede normalden fazla su kaybeder. Bu durumda vücuttaki bazı değişiklikler ve belirtiler “su ihtiyacı” sinyali vermeye başlar. Peki, vücudun susuz kalması sonucu hangi belirtiler ortaya çıkar?
Vücudun ani olarak susuz kalması sonucu şu belirtiler görülür;
- Ağız içi ve dudakların kuruması,
- Dil ve damak bölgesi kuruması,
- Halsizlik ve yorgunluk,
- Uykusuzluk hali,
- Zihin karışıklığı,
- Akciğerlerde nemin azalması sonucu nefes alıp vermekte zorlanma.
Vücudun ihtiyaç duyduğu miktardan daha az su tüketiliyorsa veya uzun süreli susuz kalınmışsa;
- Vücuttaki yağ oranı artar,
- Kas kütlesi azalır,
- Gıdaların sindirimi zorlaşır,
- Yeterince gözyaşı üretilemediği için gözlerde batma hissi ortaya çıkar,
- Susuzluk ihtiyacı artar,
- İdrar hacmi azalır,
Daha ciddi su kayıplarında şu belirtiler ortaya çıkar;
- Ciddi derecede idrar azalması,
- Daha konsantre ve koyu sarı renkli idrar,
- Kişinin ayakta durmasını ve yürümesini zorlaştıran baş dönmesi,
- Yataktan kalkarken tansiyon düşüklüğü veya kan basıncı düşüklüğü,
- Hızlı kalp atışı,
- Ateş,
- Cilt esnekliğinde azalma (Cilt sıkıldığında normal konumuna daha yavaş dönebilir)
- Yaşam işlevlerinin zayıflaması (letarji),
- Patolojik uyku durumu veya koma hali,
- Kafa karışıklığı,
- Sinirlilik,
- Şok hali.
Vücudun su kaybı sonucu ortaya çıkan diğer önemli belirtiler şunlardır;
- Genel vücut rahatsızlığı,
- Baş ağrıları,
- Baş dönmesi,
- İştah kaybı,
- Bilinç bulanıklığı (Konfüzyon)
- Açıklanamayan yorgunluk,
- Tırnaklarda morarma,
- Çeşitli nöbetler,
- Bazı nörolojik değişiklikler,
- Kuru veya yapışkan ağız,
- Kas krampları,
- Kabızlık,
- Cilt kuruluğu,
- Nabız düşüklüğü,
- Solunum sorunları,
- Kanda sodyum iyonları seviyesi yüksekliği (hipernatremi).
Vücudun su kaybetmesi sonucu ortaya çıkan belirtilerle ilgili risk faktörleri şunlardır;
- Sıcak ve nemli havalarda belirtiler daha fazla hissedilir,
- Yüksek irtifalarda daha belirgindir,
- Yaşlı yetişkinler, bebekler, çocuklar ve kronik hastalık bulunan kişilerde belirtileri daha etkili ve şiddetlidir.
- Kalp, beyin, böbrek ve karaciğer işlevlerinde bozukluklara yol açar.
- Tükürük azalarak, daha yapışkan hale gelir.
- Bebeklerde bıngıldakların içeriye çökmesine yol açar.
- Deriyi kurutarak, terlemeyi azaltır veya keser.
Önemli uyarı:
Su kaybına bağlı baygınlık, bilinç kaybı ya da diğer ciddi semptomlar görülen veya ayakta durmakta zorlanan kişilere acil müdahale edilmesi gerekir. Çocuklar ve yaşlılar, hafif dehidratasyon belirtileri yaşıyor olsalar bile hemen müdahale edilmelidir.
Herhangi bir yaş grubunda aşağıdaki belirtiler geliştirirse acil yardım alınmalıdır;
- Şiddetli ishal,
- Üç veya daha fazla süren ishal,
- Dışkıda kan,
- İdrar tutamama,
- Oryantasyon bozukluğu
Bu tür vakalarda elektrolit dengesini koruyan sıvılar, ağızdan (oral) veya damar yolu (intravenöz) ile verilir. Daha ciddi vakalarda ağızdan sıvı alamayan hastalara “yapay hidrasyon” uygulanabilir.
Vücutta Su Kaybı Hangi Sorunlara Neden Olur?
Vücutta su kaybı, genellikle egzersiz, hastalık veya yüksek hava sıcaklığı sebebiyle terlemeyle ortaya çıkar. Çoğu insan, vücut suyunda yüzde 3 ila 4 oranındaki sıvı kaybına herhangi bir sağlık sorunu olmaksızın dayanabilir. Yüzde 5 ila 10 oranındaki sıvı kaybı, yorgunluk ve baş dönmesine sebep olabilir. Toplam vücut suyunun yüzde 10’undan daha fazla su kaybı, ciddi oranda susuzluk anlamına gelir ve fiziksel ve zihinsel bozulmalara neden olabilir. Vücut suyunun yüzde 15’i ile 25’i oranında azalması sonucu ölüm vakaları meydana gelir.
Bu bağlamda şu bilgileri paylaşabiliriz;
- Su kaybı oranı arttıkça dehidratasyon (sıvı kaybı) belirtileri daha da şiddetlenir.
- Hafif dehidratasyon olarak kabul edilen yüzde 1 ila 2’lik vücut suyu kaybı, bazı durumlarda bilişsel performansı bozabilir.
- Hafif dehidratasyon, oral rehidrasyon (ağızdan su alımı) ile kısa sürede çözülür.
- Elli yaşın üzerindeki kişilerde vücudun susuzluk hissi azalır ve yaş ilerledikçe bu hissin azalması devam eder. Bu sebeple birçok yaşlı dehidratasyon belirtileri yaşar.
- Düşük kan hacmi şoku (hipovolemik şok), vücudun susuz kalmasının en ciddi ve bazen hayati komplikasyonlarından biridir. Düşük kan hacmi, kan basıncında düşüşe ve vücuttaki oksijen miktarında azalmaya yol açar.
- Dehidrasyon, özellikle sıcak hava gibi koşullarda yaşlılarda hastalık hali (morbidite) ortaya çıkarabilir.
- Yaşlılardaki temel semptomlar, öğünlerde yetersiz beslenmeyle de bağlantılı olabilmektedir.
- Yaşlılarda susuzluğa karşı duyarsızlık özellikle hiperglisemi ile ilişkilidir ve durum dehidratasyonun ana sebepleri arasındadır.
- Vücuttaki “serbest su içeriği” veya “hipotonik su” iki şekilde atılır; idrar yoluyla (osmotik diürez), terleme, kusma, ishal, deri ve solunum yoluyla…
- İnsanlarda su kaybına çok çeşitli hastalıklar ve hücre dışında gerçekleşen olaylar sebebiyle hücrelerin kendi metabolizmasını koruma eğilimi (homeostaz) sebep olabilir.
- Vücudun su kaybı, dalgıçlarda “dekompresyon” hastalığına yol açabilir. Su kaybı, kan plazma hacmini ve doku perfüzyonunu azaltır. Buna bağlı olarak kan yoğunlaşır ve kan akışı yavaşlar. Böylece nitrojen gazı çıkışı etkilenerek “dekompresyon” hastalığı ortaya çıkar.
Uzmanlar Ne Diyor?
Vücut sıvıları azaldığında bazı değişiklikler kaçınılmazdır. Ter, idrar veya daha ciddi vakalarda ishal veya kusma yoluyla vücuttan daha fazla su atılır. Ciddi susuzluk hayatı tehdit eder.
Su kaybının rahatsız edici semptomlarıyla ilgili uzmanların dikkat çektiği bazı noktalar var:
- Vücudun susuz kalması, metabolik süreçleri sağlamak için sinir sinyalizasyonunda rol oynayan elektrik yüklü minerallerin (elektrolit) konsantrasyonunu etkiler.
- Elektrolit seviyeleri aniden değiştiğinde, vücut her zaman bu durumu telafi edemez.
- Sıvı eksikliği sonucu vücut böbreklere, kan ve idrar hacmini kontrol etmekle görevli organlara yardım çağrısı yapar.
- Hafif sıvı kaybı bulantıya ve geçici olarak genel rahatsızlıklara sebep olabilir.
- Vücut susuz kaldığında sanki bir şeylerin eksik olduğunu algılar ve terleme gibi bedensel işlevler yoluyla su kaybı riskini azaltmak için gevşemenizi ister.
- Susuz kaldığınızda böbrekler olabildiğince fazla su tutmaya çalışır. Bu yüzden normalden daha koyu görünen ve konsantre idrara yol açar.
- İshal, normalden daha fazla sıvı kaybına yol açar.
- Kolon, susuzlukta dışkıdan ekstra sıvı çıkarır. Bu, bağırsak hareketlerini yavaşlatır, şişkinlik ve kabızlığa sebep olur.
- Kalp, şeker ve böbrek hastalıklarında vücudun su kaybı, ani böbrek yetmezliğine yol açabilir.
Vücuttaki Susuzluk Hakkında Faydalı Bilgiler
- Uzmanlar günde 2 ila 2,5 litre veya 8 bardak su içilmesini tavsiye ediyor.
- Günümüzde pek çok insan farkında olmadan dehidratasyon sorunu yaşıyor.
- Gün boyu tüketilen kahve, çay, meyve suları ve gazlı içecekler vücudun daha fazla su kaybetmesine yol açar.
- Kafeinli içecekler, vücudun daha fazla su kaybetmesine sebep olur. Bu sebeple kahve içildikten sonra su ikram edilir.
- Vücut su ihtiyacını her zaman sudan karşılamaz. Meyve ve sebzelerin büyük bir bölümü yüzde 70 ila 80 oranında su içerir.
- Su ihtiyacının yanında vitamin ve minerallerin de alınması için günde 3 ila 4 porsiyon meyve ve sebze tüketilmesi tavsiye ediliyor.
- Günlük minimum su tüketimi; çalışma, çevre, beslenme ve genetik sebeplere bağlı olarak kişilere göre değişir.
- Uzmanlar, dehidrasyonun neden baş ağrısına yol açtığını tam olarak açıklayamıyor. Ancak baş ağrısına neden olabilen beyin, sinir ve sinüsler gibi tüm bedensel sistemlerin işlevleri için su dengesine ihtiyaç vardır.
- Sıcak ve nemli havalarda veya ağır efor sarfiyatında su kaybı belirgin olarak artar; çünkü insanlar, aktif terleme kapasitesine sahiptir.
- Terlemeye bağlı su kayıplarında elektrolitler ve özellikle sodyum da azalır.
- Aşırı şekerli veya tuzlu besinler dehidrasyona yol açabilir.
- Sıcak günlerde öğle yemeğinden önce 1 bardak su içilmelidir.
Ne Kadar Su İçmeliyim?
Uzmanların bu konudaki önerileri genellikle günde 2-2,5 litre ya da 8 büyük su bardağı su içilmesi yönünde. Günümüzde pek çok insan dehidratasyon (vücudun susuz kalması) yaşıyor ancak bunun farkında bile değil. Çünkü gün boyu içtiğimiz kahve, çay, tatlı ve gazlı içeceklerle yeterli miktarda su aldığımızı sanıyoruz. Fakat gerçekte bu tip içecekler vücudun daha fazla su kaybetmesine yol açıyor. Örneğin kafeinli içecekler suyun vücuttan daha hızlı atılmasına neden olur. Bu yüzden kahve içtiğinizde kafeinin olumsuz etkilerini önlemek için normalden daha fazla su içmelisiniz.
https://www.onikibilgi.com sitesinden alınmıştır.
***
Dikkat! Vücudun Susuz Kalması Beyin Kanamasına Sebep Oluyor
Yorumlar
Yorum Gönder